Kayıtlar

PERFORMANS SANATININ BÜYÜKANNESİ

Resim
       PERFORMANS SANATININ BÜYÜKANNESİ “Tiyatroda bir rolü prova eder ve oynarsın. Tiyatroda kan ketçaptır ve bıçak gerçek bir bıçak değildir. Performansta her şey gerçektir. Bıçak, gerçek bıçak ve kan kandır.” Marina Abromovic     Hayatını performans sanatına, özellikle de beden sanatına adamış, sanat uğruna çoğu zaman kendisine zarar vermiş, hatta ölümle burun buruna gelmiş bir isimden, Marina Abramovic'den söz edeceğiz. İyi bir sosyal medya kullancısıysanız, Maria'ya ve özellikle de "Rhythm1" adlı performansına "sanat dedikoduları" bölümünde mutlaka denk gelmişsinizdir.  Maria ve sevgilisi Ulay'ın, Çin Seddi'ni ters yönlerden üç ay boyunca yürümeleri, ortada buluştukları an ayrılık kararları almaları ve ilişkilerini dahi bir performans sanatı olarak sonlandırmalarıyla, sadece Twitter'da dahi eminim yılda bir-iki kere karşılaşıyorsunuzdur. -Hala denk gelmemiş şanslı isimler için ne mutlu!- Tüm bunları açarak, çoğumuz için klişe bir konuyu orij

GEÇTİĞİMİZ AYIN EN BÜYÜK KAYBI: KÖTÜ ŞÖHRETLİ RBG

Resim
              GEÇTİĞİMİZ AYIN EN BÜYÜK KAYBI: KÖTÜ ŞÖHRETLİ RBG          Kaybının üzerinden henüz bir ay dahi geçmemiş bir isimden, ABD Yüksek Mahkemesinin tarihteki ikinci kadın üyesi olmasının yanı sıra, güçlü muhalefeti ve cinsiyet eşitliği konusundaki mücadeleleri ile feminist bir ikona dönüşmüş Ruth Bader Ginsburg'dan söz edeceğiz. Ruth Bader Ginsburg, ABD'de "Notorious RGB-Kötü Şöhretli" olarak anılıyor. Ginsburg, bu ününe seksenli yaşlarında ulaşıyor. Şöhretinin başındaki "kötü" aslında tuttuğunu koparan, vazgeçmeyen anlamında. Üniversiteli bir blog yazarının, Ginsburg adına bir sayfa açıp adını "Kötü Şöhretli RBG" koyması ile tutan bu tanımlamanın, Ginsburg'un yıllar boyunca büyük bir asalet ve zarafet içinde sürdürdüğü yaşamında başardığı büyük işler düşünüldüğünde, hem komik hem de zekice olduğunu göreceğiz. Ama ö ncelikle güncel gelişmelere bir göz atalım:            Yüksek Mahkemenin dokuz üyesinden biri olan Ruth Bader Ginsburg

UZAYA BİR KIRAATHANE OLARAK BAKMAK: MERCURY 13

Resim
  UZAYA BİR KIRAATHANE OLARAK BAKMAK: MERCURY 13   Mercury Projesi, ABD'nin insanlı ilk uzay yolcuğu projesi. Uzaya gitmeyi göze alan ilk Amerikalılar fiziksel gerekliliklerini test edebilmek için deneme uçuşlarına seçilen 110 adet askeri pilottan oluşuyordu. Bu 110 pilottan, yedisi astronot oldu ve "Mercury Yedilisi" adını aldı. Peki, bu erkeklerle aynı zamanda fizyolojik tarama testlerinden geçmek üzere seçilen ve astronot olma yeterlilikleri konusunda üstünlüklerini kanıtlayan 13 kadına, Mercury 13'e ne oldu?          Sorunun cevabı belgeselimizde, ancak biz öncesinde bizi Mercury Projesi'ne kadar getiren tarihsel sürece bir göz atalım...     ABD ve Sovyetler Birliği arasında, 1947-1991 yılları arasında süren, askeri ve siyasi gerginliğe "soğuk savaş dönemi" diyoruz. Bu kavram bizim için önemli, çünkü bundan sonraki her şey ondan türeyecek. Bu dönemde, dünya batı(ABD) ve doğu(SSCB) olmak üzere iki bloğa bölünüyor. Hemen belirtelim, aslında pek fazla b

SOĞUK BİR DÜŞÜNCE OLARAK ÖLÜMSÜZLÜK İHTİMALİMİZ

Resim
     KRİYONİKS: İKİNCİ YAŞAM UMUDU "Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol Ruhtımda kalkanlar bu seyehatten elemli Günlerce siyah ufka bakarlar gözleri nemli Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. "               Yahya Kemal'in ölüm kelimesini bir kere dahi zikretmeden metaforlar üzerinden onu anlattığı "anıt eser" olarak nitelendirilen bu şiirini hepimiz duymuşuzdur: İnsan, zamandan demir alır, yani ömrünü tamamlar ve meçhule giden o yola, ahirete doğru yola çıkar. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce yol alan, aslında içinde yalnızca "tek bir yolcu" barındıran gemi ise, tabuttur. Rıhtımda kalanlar, ölen kişinin "biçare" yakınlarıdır. Biçarelerdir, çünkü rıhtımda beklemek boşadır. Biçarelerdir, çünkü ölenin bir daha geri gelmesi mümkün değildir...Ölüm değişmez, ölen kişi i