URUGUAY'IN ROBİN HOOD'U: JOSE MUJİCA

 




 EL PEPE: YÜCE BİR YAŞAM

    Gerilla Mujica: İki kere hapse girdi, altı kere hapisten kaçma girişiminde bulundu. Hepsinde de vuruldu!
       Ne başlangıç ama...
       2010-2015 yılları arasında görev yapan,  küresel ekonominin en fakir devlet başkanından bahsediyoruz. Gelirinin yüzde doksanını hayır kurumlarına bağışlayan, eşiyle beraber "köyde" yaşayan, sabah uyanıp, kuyudan suyunu çekip, bahçe işlerini yapıp, sonra Uruguay'ın devlet başkanlığına soyunan, üç bacaklı köpeği ile aynı odada uyuyan o insandan: JOSE MUJİCA'dan.
      
    Aramızda onu tanıyanlar varsa, eminim 1987 model Volkswagen Bettle'ını da tanıyacaklardır. Yalnızca iki koruması olan eski başkan, sokakta karşılaşsanız "İyi günler amcacığım." diyeceğiniz, sıradan bir çiftçi görünümünde. (Hiç alışkın değiliz değil mi?) Maaşını neden yoksullara bağışladığını ve başkanlık sarayında yaşamadığını ise şöyle açıklıyor: "Başka ıvır zıvırlarla çok uğraşırsanız halkınız için vaktiniz kalmaz!" Ve ekliyor: "Düşündüğün gibi yaşarsan, yaşadığın gibi düşünürsün."
      
 Bu yüce insanın hayatına kısaca bir göz atalım...

    Beş yaşındayken babasını kaybeden Mujica'nın sokaklarda satıcılık yaparak ailesine katkıda bulunduğu söyleniyor. 24 yaşındayken 1959 yılında gerçekleşen Küba devrimi sırasında Che Guevara ile tanışıyor. Hayatındaki en önemli dönüm noktası olan Che ile tanışmasının ardından Mujica, Küba devriminden esinlenen Tupamaros örgütünün içinde aktif olarak yer alıyor. (Tupamaros, yoksul şekerkamışı işçileri ve öğrencilerden oluşan, adını İnka kralı Tupac Amaru'dan alan bir örgüt.) Küba gibi yüksek dağlara sahip olmadığı için Uruguay'ın "şehir gerillaları" olarak adlandırılan Tupamaros, başta Batılı diplomatları kaçırarak ve bankaları soyarak şiddetten uzak bir yöntem izlemeyi tercih ediyor. Tupamaros'un zaman geçtikçe daha çok şiddetli eylemler düzenlemesi üzerine 1973'te bir darbe gerçekleşiyor ve Uruguaylılar bu darbeden ötürü örgütü suçluyorlar. Altı defa vurulan Mujica, 1985 yılında demokrasi tekrar kurulana kadar tecritte kalıyor. 

        Eğer hapishanedeki tecrit günlerimde o derin yalnızlığı yaşamasaydım, bugün ben, ben olamazdım diyen Mujica, bir röportajında, hapishane yılları ile ilgili şu sözleri sarf ediyor: 
    
"Hapse girdim çünkü dünyayı değiştirmek istiyordum. Yaptıklarım daha iyi bir dünya içindi. Hapsin bana kazandırdığı, kişiliğimde, düşünme biçimimde derinleşme oldu. Çok uzun sürdü. Okuduklarımın üzerinde tekrar tekrar düşündüm. Ve çıktığımda artık her şey bambaşka görünüyordu gözüme. Kendimi, yaptıklarımı reddeden bir değişim değildi bu. Ama dünyayı görme biçimime bir derinlik geldi. Eskisi gibi çocuksu değildim. Altın değerinde bir ders aldım: Mağlubiyetler, zaferlerden çok daha öğreticidir."



Gelelim belgeselimize...


    Belgesel, bütünüyle bir felsefi öğreti niteliğinde. İzleyip düşünmemek, imrenmemek, içselleştirmemek bir bakıma mümkün değil. Belgeselde Mujica'nın görevinin son dönemini görüyoruz. Bu dönemde onu takip ediyor, onunla sohbet ediyor, başka şekilde edinilmesi imkansız dersler alıyoruz. Dünyanın en sevilen başkanı lakaplı Mujica'nın görevden ayrılmasına da hep beraber tanık oluyoruz. (O dönemde halk, Mujica'nın görev süresinin dolmasına o kadar üzülüyor ki, haberlerde verilen bu görüntülerin Mujica'nın cenazesi olduğunu düşünülüyor. Ben de, çevremde bu konudan kime bahsetsem "Birkaç yıl önce vefat etti o değil mi?" sözleri ile karşılaşıp gülümsedim.)
    Mujica'nın sade yaşamı, samimiyeti, eşi ile ilişkisi, kendisini fazlası ile sert eleştirenlere dahi duyduğu anlayış, halkının ona duyduğu güven...Hayat hakkında, siyaset hakkında, aşk hakkında,"bir başkası" hakkında inanılmaz bir belgesel. 
    
   El Pepe'yi idol olarak benimser misiniz bilemem, ama şunu garanti edebilirim: O mutlaka saygınızı kazanacak. 
    
    El Pepe belgeselinden bir kesitle yazıyı sonlandırıyorum: "Gereksiz ihtiyaçlardan koca bir dağ yarattık. Bir şeyleri satın alıyoruz, sonra çöpe atıyoruz. Aslında boşa harcadığımız şey hayatlarımız. Bir şey satın aldığımızda ödemeyi para ile yapmıyoruz. Ödemeyi yaşamımızdan, para kazanmakla harcadığımız zamanla yapıyoruz. Aradaki fark şu: Yaşamı satın alamazsınız, yaşam geçip gider. Ve yaşamı boşa harcayıp özgürlüğümüzü kaybetmek korkunç bir şey!"




   Bilgesel Puanı: 9.5/10


   Konu ile ilgili:

   - Mujica İle Röportaj

    -Mujica Kimdir?

   -Kitap: İktidarda Bir Kara Koyun: Saraysız Başkan Jose Mujica, Andres Danza-Ernesto Tulbovitz

        









Yorumlar

  1. Bilge insanlar kulübünden bir portre..
    Hz.Ömer'in "İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız." sözünü tecrübeyle anlamış biri. Samimiyet her şeydir. Pepe'ye saygı, onun samimiyetinden... Yani diyorum ki inandığı gibi yaşamaya çalışmasından. Yolunda değişiklikler olsa da yolculuğunda bir değişiklik olmamış. Yani samimiyetinde...
    (Yalnız diliniz ve üslubunuzdaki samimiyer için bile her yazdığınız okunmaya değer. Yeni yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyorum. )
    F.A.Z

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

GEÇTİĞİMİZ AYIN EN BÜYÜK KAYBI: KÖTÜ ŞÖHRETLİ RBG

SOĞUK BİR DÜŞÜNCE OLARAK ÖLÜMSÜZLÜK İHTİMALİMİZ

BİR BANKSY FİLMİ: EXIT THROUGH THE GIFT SHOP